Kaç yıl geçti seni kaybedeli…
Hayat devam ediyor da gel bana sor… İçimi… Geçenleri… Yaşanılanları…
Ağabeyin Deniz; askerliğini yapıp geleli nerdeyse bir sene olacak. Kızkardeşin Cemre; lise ikiye gidiyor.
Her ikisinin de kendince hedefleri var, o yolda ilerliyorlar. Baban ve ben emekli olduk. Ben evde üretkenliğime devam ediyorum, baban ise arkadaşının yanında çalışıyor.
Seni kaybettiğimizden bu yana iki ev değiştirdik. Yaşanılan mekanı değiştirip kaçsan da; beyninde, içinde, yüreğinde götürdüğün acıların olduktan sonra ne yapsan nafile. Nereye gitsen boş…
Seni özledim. Hayallerimdesin.
Nefes almaksa yaşamak, evet yaşıyorum ama bir de bana sor. Kendimi yoruyorum, ağabeyin ve kızkardeşinle avunuyorum. Onlarla dertleşiyorum. Konuşuyorum. Tıpkı sana yazdığım bu mektupla olduğu gibi. Bu mektubun alıcı adresi zarfın üstünde yer almayacak. Çünkü adresi belli; yüreğin… Ruhun…
Eline değmeyecek ama yüreğin ne yazdığımı hep bilecek. Mektuba yazmadıklarımı, yazamadıklarımı da…
Seni toprağa verirlerken yanında yoktum. Hastanedeydim biliyorsun. Kendimi şöyle avutuyorum; sen toprakta değilsin, yüreğimdesin. Seni yüreğime gömdüm ben. Her zaman benimlesin.
Sana mektupla geldim bugün. İçimdekilerin birazını mektuba yazdım, gerisini sen biliyorsun zaten.
Dün gece rüyamdaydın. Kucağımdaydın. Gülüyordun. Oysa seni hiç kucağıma alamamamıştım fiziksel olarak.
Dün gece rüyamdaydın. Misler gibi kokuyordun. Öptüm. öptüm.
Doyamadım.
Seneler geçti, senden sonra doğanlar büyüdü, ama sen hep aynı kaldın. Bebeğim… Özlediğim…İçimdeki sızını dindiremediğim.
Işıklar içinde yat.
Yine görüşeceğiz… Yine yazacağım… Yine konuşacağız… Sözlere dökülmeden hem de…
Yine kavuşacağız…
Annen Bircan
07/03/2013
Duygulandırdın beni Teyzoş :((
🙁 19 yıl geçti ama içimde hala yangın var canım.
Yine 7 mart geldi.
canım tüm kalbinle yanındayım. senin duygularına katılıyorum.
gözlerim yaşardı…nasılda duygusal yazmışsın.kimdi bu şanslı (annesi sen olduğun için ) ya da şanssız seni kaybettiği için…
sevgiler
Değil bu yazdığınız satırlarla sizi tanımak, ne denli merhamet yüklü bir vicdana sahip olduğunuzu ancak ben anlarım. Allah geri kalmışlara uzun ömür ve kısmet versin, herşey gönlünüz gibi olması dileğiyle… sizi ve Metin beyi unutmadım ve halen hayallerimdesiniz.. Metin beye selamlar……
Okumaya başladım ama son satırları getiremedim, Metin abim hiç bahsetmemişti zaten pek paylaşılacak güzel bir olay da değil ki, 19 yıl olmuş fakat sizde daha dün kadar taze bir acı, bunca yıl sonra satırlara döktüğünüz bu acınızı yürekten paylaşıyorum desem de bir faydası olacağını düşünemiyorum ama yine de ALLAH’tan gelene boynumuz kıldan ince ve söylenecek söz bulamıyoruz sadece ALLAH kardeşlerine ömür versin, yüreğinizdeki bu özlem kardeşleri ile avunsun dilerim. Metin Abime de saygı ve selâmlar, sağlıkla ve mutlulukla kalın…
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
On dokuz yıl önce doğuma gittiğimizde günlerden bayram arefesiydi. Trafiğin yoğun akışı yüzünden doktorumuzun hastaneye geç gelmesi dolayısıyle doğum anında kordon dolanması sonucu oksijensiz kalan bebeğimizi kaybettik.
Son derece üzücü ve dayanılması zor olan bir olayı yaşadık eşimle. Dostlarla o zor günleri atlatabildik. Ya da ben öyle sandım. İçimdeki acım yok olmadı, bir yanardağ gibi kah uyudu kah uyandı, kah patladı.
Volkandan sızan lavlar gibiydi aynen. Önce yakıp gidiyor, ardında küller ve derin izler bırakıyor.
Her gün yaşayan çocuklarımızla avunuyoruz. Onlarla gülüyor, onların başlarına gelenlerle günlerimizi yaşıyoruz. Yanlarındayız. Destekçileriyiz.
Ne yaşarsak yaşayalım anılarımızı, geçmişte yaşadıklarımızı, kaybettiklerimizi unutmuyoruz.
Ben her yıl o güne ait yazdığım yazı ya da şiirle içimdekileri bebeğimize gönderiyorum. Eminim o hissediyordur. Zaten bir gün nasılsa buluşacağız onunla.
Acılar dinmiyor ama bir şekilde onlarla yaşamasını öğreniyor insanoğlu. Yitirdiklerini onları kaybetmiş olarak düşünmüyor aksine onları düşünerek ve anarak ömrünü tamamlıyor.
Ben de öyle yapıyorum. Acımı yaşıyorum, anılarımda onu koruyorum ve bir gün mutlaka kavuşacağımıza inanıyorum.
Selamlar hepinize.